enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhpiyi partizafer partisiIspartaHaberYerel HaberYerel SeçimIsparta HaberIsparta HaberlerGündemGazetelerAstrolojiBurçlarIsparta Hava Durumu
DOLAR
32,4375
EURO
34,7411
ALTIN
2.439,70
BIST
9.915,62
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Isparta
Az Bulutlu
26°C
Isparta
26°C
Az Bulutlu
Pazar Az Bulutlu
26°C
Pazartesi Az Bulutlu
20°C
Salı Az Bulutlu
22°C
Çarşamba Az Bulutlu
22°C
    medya ekibi
    medya ekibi

    ”10 OCAK ÇALIŞAN GAZETECİLER GÜNÜ?” NEDİR? NE ANLAMA GELİYOR?

    09.01.2024 18:36
    15
    A+
    A-

    Yarın günlerden 10 ocak ve ”Çalışan Gazeteciler Günü’ olarak kutlanıyor. Özellikle başında ‘ÇALIŞAN’ ibaresinin olmasında elbette bir sebep var.

    Yarın günlerden 10 ocak ve ”Çalışan Gazeteciler Günü’ olarak kutlanıyor. Özellikle başında ‘ÇALIŞAN’ ibaresinin olmasında elbette bir sebep var.

    Gazetecilik mesleğini icra edenleri onurlandırmak için 1962’den beri 10 Ocak günü düzenlenen Türkiye’ye özgü bir kutlama günüdür.

    Peki hikaye burada bitiyor mu? Tabi ki de hayır…

    1961’de 212 sayılı Fikir İşçileri Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 10 Ocak günü, 1962-1971 arasında “Çalışan gazeteciler bayramı” adıyla kutlanmış; 1971 yılındaki askeri müdahaleden sonra ülkede gazetecilerin bazı haklarının geri alınması üzerine kutlama gününün adı “Çalışan gazeteciler günü” olarak değiştirilmiştir.

    Söz konusu 212 sayılı Fikir İşçileri Kanunu ”Gazetecileri” fikir işçisi olarak tanımlamaktadır.

    Kulağa çok hoş geliyor gazetecilerin fikir işçisi olarak tanımlanması ancak şuan günümüzde gazetecilerin büyük bir kısmı 212 Sayılı Kanun yerine 4857 Sayılı İş Kanunu’na göre çalıştırılmaktadır.

    Üstelik yukarıda da belirttiğim gibi 1971 Askeri Müdahaleden sonra verilen haklar geri alınıyor.

    Olayın zırvalık seviyesine bakar mısın… (Soru cümlesi değil, bu zırvalığa bak lütfen)

    Biraz kronolojik bir şekilde yazıyorum yazıyı çünkü neyi kutladığımızı veya neyi kutlarken aslında pek de bir şey kultamadığımızı bilelim..

    Ancak o dönemde bu kanun yürürlüğe geçtikten sonra aslında pek de şaşırmadığımız bir olay yaşanıyor.

    Dokuz Patron Olayı ve Basın Gazetesi olayı…

    Bu olayı şöyle özetleyeyim size; 212 sayılı yasa ile kendilerine yüklenen sorumlulukları kabul etmek istemeyen 9 gazetenin patronu (AkşamCumhuriyetDünyaHürriyetMilliyetTercümanVatanYeni İstanbulve Yeni Sabahgazeteleri) 212 sayılı yasanın ve Basın İlan Kurumu’nun oluşmasına ilişkin 195 sayılı yasanın mesleki sakıncalar doğuracağını iddia eden bir ortak bildiriye imza atarak gazetelerini 3 gün kapadıklarını duyurdular.

    Yaşanan olayın küstahlığına bakın…

    Yine utandığımız bir zaman diliminde bu davranış tercihinde, kendini ”Kamunun, Halkın sesi” veya ”Cumhuriyet’in bekçisi olarak tanımlayan Cumhuriyet gazetesinin de olması günümüzde var olan muhalefet hakkında da aslında biraz ipucu veriyor bizlere…

    Neyse…

    9 gazetenin patronu; Yani sahada muhabirlik yapmayan, saatlerce bilgisayar başında editörlük yapmayan, sürekli bilgisayar başında kurgu-montaj yapmayan, asgari ücret veya altında şartlarda yaşamak zorunda olmayan, sırf siyasi rant ve ticari kazanç elde etmek için basın sektörüne giriş yapmış olan ve gazetecilikle bir çoğunun alakası olmayan patronlar çıkan yasanın ”Mesleki Sakıncalar Doğuracağını” düşünmüşler…

    Ancak yine her zaman olduğu gibi patronlar, iş gücünü oluşturan ve rezil yaşam koşullarına mahkum edilmiş olmalarına rağmen ”Fikir İşçisi Gazetecilerin” protestosu ile karşı karşıya kalmışlardır. “Dokuz patron olayı” olarak basın tarihine geçen bu gelişme üzerine gazeteciler, çeşitli protesto eylemleri gerçekleştirdiler ve halkı gazetesiz bırakmamak adına boykot boyunca Basın adlı bir gazete yayımladılar. Basın gazetesi 11 Ocak günü ” Daima Halkın Hizmetindeyiz” manşetiyle yayına başladı ve üç günlük boykot sırasında düzenli olarak yayını sürdürdü.

    Tabi araya şöyle gireyim; 1971 Askeri Müdahelesinden sonra gazetecilere verilen bazı hakların alınması ise aslında patronların istediklerinin olduğunu gösteriyor. Ve daha acı bir yol ayrımına da getiriyor bizleri;

    ”DEVLET Mİ, SERMAYE Mİ?”

    Kim galip, kim yöneten, kim yönetilen…

    Vay benim masum ve alnının teriyle parasını kazanan Anadolu insanım…

    Vay halimize…

    Neyse konuya devam edelim…

    Süreç böyle ilerledi ve gazetecilik faaliyeti ile yakından uzaktan alakası olmayan patronların karşısında boykot olarak ”BASIN” gazetesi çıkaran fikir işçisi gazetecilerin o dönemde yazdıkları bir paragraf ise fazla dikkat çekmişti. Paragraf şuydu;

    « Temel hak ve hürriyetlerimizin gerçekten kısıtlandığı, yalnız basının değil bütün memleketin gerçekten eşi görülmemiş bir tehlikenin içine sokulduğu günlerde bile gazetelerini kapatmayan ve protesto yoluna gitmeyen gazete sahiplerinin, şimdi bir ilan kurumu için yaptıkları bu hareket, basın tarihimizde herhalde şerefli bir yer kaplamayacaktır. Gazete çıkarmak çorap fabrikası işletmeye benzemez. Basın bir kamu hizmetidir.” »

    Günümüzde baktığımız zaman ise o dönemden çok da farklı bir noktada olmadığımızı hatta Dijital dünyanın eklemlenmesiyle işlerin daha da karmaşık bir hal aldığını görüyoruz.

    Gazetecilik faaliyeti veya tecrübesi ile yakından uzaktan alakası olmayan insanların gazete veya haber sitesi sahibi olmaları, tüm yayın politikalarını ticari çıkarları üzerine kurmaları, ”Fikir İşçisi” olarak 1961 yılında ortaya koyulan yasanın, 2024 yılında gelişimin yaşandığı iddia edilen dönemlerde uygulanamayışı, gazetecileri zor koşullara mahkum etmeleri, itibarlarını zedelemiş olmaları gibi saçma sapan bir karmaşanın içerisindeyiz.

    Tabi gelinen noktada maalesef gazetecilik bölümlerinden mezun insanların da mesleki farkındalıklarının da düşük olması yaşanan bu karmaşayı daha da derin ve içinden çıkılmaz bir hale getirmektedir.

    Yazıyı bitirmeden önce ise yukarıda ”BASIN” gazetesinden yazdığım paragrafın son cümlesini yeniden yazmak isterim.

    Mümkünse yazıyı buraya kadar okuyanların bu son cümleyi en az 3 defa okumalarını rica ediyorum.

    ”Gazete çıkarmak çorap fabrikası işletmeye benzemez. Basın bir kamu hizmetidir.”

    ABDO UÇUCU / ISPARTA İNTERNET GAZETECİLERİ CEMİYETİ BAŞKANI

    Yazarın Diğer Yazıları
    Yorumlar

    Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

    sanalbasin.com üyesidir